Çıplak düşünüyorum
Yeryüzü ile yeniden barışmak ve durmadan emaneti sağlam gelecek kuşaklara teslim etmek için, bizden evvel ve şimdiki zaman dahil,yaşamımıza giren tüm toplu ve bireysel istila anlayışlarından kurtulmamız gerek..
Unutulmamalı ki! Bazen aklımızla oynayan enformal eğitim,bazen dezenformal yaklaşımlar ile bizim olanı bize kötüleyerek yeni ve iyi diye dayatılan herşey,bizim açımızdan bir istila ,istilacılar açısından bir girişimdir
Tıpkı elinde bir kitap ile Kızılderililere giden beyaz adam gibi..Kızılderililer uyandığında altlarındaki toprak çoktan yok olmuştu..
İstila anlayışı tarımdan sanayiye,sanayiden park bahçelere kadar yerleşik bir tuzak olarak kadim bir yoksullaştırma ve bağımlılık yaratarak kendi çıkarlarını arttırıken,bizim düşkünlüğümüzü yaratan bir müdahaledir
Önce tohum ,sonra süs bitkileri ve daha az beslenip daha çok bağımlı olalım diye durmadan aklımızı emeğimizi yeteneklerimizi çalarak bize iyilik yaptıklarını aklımıza sokarak kendilerini zenginleştirme çabasıdır
Ne yapmadılar ki
Dağ taş meyve iken bu alanlarda ki ağaçları gözümüzden düşürüp odun anlayışına kurban ettirdiler..hemde kendi elimizle
Park bahçeler kurduk, japon süs bitkileri ile donattık
Sebze ,tahıl,bakliyat tarımsal faaliyet ile yerli tohumu bitirip kendi hibrit tohumları ile bizim olanı elimizden alıp kendileri kullandı,bize tohum vermeyen ürünler ile her yıl bağımlı ve pahalı tarıma ittiler..
Bu nedenle en kısa zamanda ,park ,bahçe,doğal alanlar,Tarımsal alanlar yeniden gözden geçirilmelidir
Bir okulda ayaküstü bir idarecimiz ile sohbet ederken
“Hocam neden okul bahçelerine meyve fidanı dikmedik”
“Olmaz “dedi
“Neden”
“çocuklar zarar verir”
“İyide niye”
“Zarar verir”
“Nasıl bir zarar”
“Hem çocuklar zarar verir hemde mahalle çocukları çalar” dedi
Şok oldum..
“Hocam çalsalar ne olur ki..en çok çaldıklarını yerler.Çocukların erik çalma ve yeme hakkı olmalı”
Sonra düşündüm..Adanayı,malatyayı,Antalyayı,Gaziantebi
Orda kaldırımlarda ve her yerde Adanada portakalı,Malatyada Kaysıyı,Antalyada Muzu,Gaziantepte Fıstığı ..Var ve üstelik ÇALMIYOR çocuklar..
Neden mi çünkü yoksun değiller
Bizim çocuklarımız çalıyorsa, demek ki yoksunlar ve meyveyi para ile alan bir sistemin fukara ezikleri olmuşuz haberimiz yok..
Bu suç bizim
Yani belediyelerimiz parklarda japon süs bitkileir yerine Erik,Dırrık, Kuşburnu, Şeftali, İhlamur, Elma, Ceviz,vb ürünler ekse
Ve hatta bu parklarda en çok ekilen ürün ile isimlendirme yapsa
Örneğin dırrık parkı
Erik parkı
Cevizli park
Ihlamur park vss
Bizde,çocuklar da park konseptine uygun konum almış ismine göre meyveleri ziyaret etsek,sevsek,sevsek,ve hatta çocuklar önce çalsa ,,sonrada yoksunlukları geçince ,doygun ruhu gözü dışarda kalmadan gelişimini tamamlasa..
Ahhh yine çıplak düşündüm
Çıplak gerçektir
Kim ve hangi akıl tarafından peyzaja konu ,ortak alanlara konu süs bitkileri getirmişse ocağımıza japon ağacı dikmiş yani
O gün bu gün meyvesiz ağaçları besleyerek sadece bakakaldık
Üstelik harcanan su işçilik vb maliyetler oldukça yüksek
Neyse buraya kadar tamam da
Neden dönüşmüyoruz
Mesela Çapakçur deresi dırrık ,kuşburnu,erik vadisi olarak ekilse ,çocuklar bu ürünleri çalsa, yese..
Yerken üstünü başını kırmız ,sulu dırrıkla renklendirse …
Süs bitkisine ne ihtiyaç varki?
Allah süsü de meyveyi de veriyor..
Biz sadece süse dönsek Allah meyveyi de alıyor..
Haydi şimdi her yer meyve olsun..
Here is a good offering for you. capakcurgazetesi.com.tr
http://bit.ly/2KzG7Pl